-
1 yakin
-
2 civar
1. اقتراب [اِقْتِراب]Anlamı: yakın yöre, yakın yer2. تجاور [تَجَاوُر]Anlamı: yakın yöre, yakın yer3. تقارب [تَقَارُب]Anlamı: yakın yöre, yakın yer4. جوار [جِوَار]Anlamı: yakın yöre, yakın yer5. قرب [قُرْب]Anlamı: yakın yöre, yakın yer6. كثب [كَثَب]Anlamı: yakın yöre, yakın yer7. مجاورة [مُجَاوَرَة]Anlamı: yakın yöre, yakın yer8. محاذاة [مُحَاذَاة]Anlamı: yakın yöre, yakın yer9. ملاصقة [مُلَاصَقَة]Anlamı: yakın yöre, yakın yer -
3 ağız
\ağız ağıza konuşmak unter vier Augen sprechenağzı kulaklarına varmak ( fam) von einem Ohr zum anderen strahlenağzından çıkmak ( söz) entfahrenağzından kaçırmak ausplaudern, sich verplappernağzını tutmak den Mund halten; ( sır vermemek) dichthaltenbirinin ağzını aramak [o yoklamak] jdn aushorchenbirinin ağzını burnunu dağıtmak jdm die Fresse polierenbirinin ağzını sulandırmak ( fam) jdm den Mund wässrig machenbirinin ağzını tıkamak ( fam) jdm das Maul stopfen\ağızlara sakız oldu sein Name war in aller Mundeelden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund lebenilk \ağızda paranın yarısını ödedi beim ersten Mal zahlte er die Hälfte des Geldesuçurumun ağzında am Rande des Abgrundes -
4 can
can Leben n; Seele f; (a als Zählwort); Gesundheit f; Lebenskraft f; adj Person feinfühlig; entgegenkommend; aufrichtig; besonders Kind lieb;can acısı heftige(r) Schmerz;can alacak nokta (oder yer) Kernpunkt m, des Pudels Kern;can alıcı ohrenbetäubend; vernichtend; fig heikel; wunde(r) Punkt;can almak (Todes)Opfer fordern;can atarcasına leidenschaftlich;-e can atmak sehnlichst wünschen (A oder zu …); sich flüchten (zu D);can baş üstüme … wird gern erledigt;can borcunu ödemek das Zeitliche segnen;can çekişmek mit dem Tode kämpfen; sich herumquälen;can damarı Lebensnerv m;can dostu Busenfreund m;can düşmanı Todfeind m;can havliyle aus Leibeskräften;can kaybı Verluste m/pl an Menschenleben;can kurtaran yok mu Hilfe!;can sıkıntısı Langweile f; Ärgernis n, Verdruss m;can vermek umkommen; (-e) jemandem wieder Mut geben; wieder zum Leben erwecken A;… için can vermek sein Leben opfern für; lechzen nach;cana yakın sympathisch; Lied rührend;canı ağzına gelmek wie gerädert sein; abgehärmt sein; einen Schreck bekommen;-i canı çekiyor er/sie hat Appetit (auf A);canı çıkmak den Geist aufgeben; fam krepieren; sich umbringen (-den vor D); Kleid sich abtragen, zerschleißen;canı pek Person zäh;-in canı sıkılmak sich langweilen; bedrückt sein; sich ärgern (-den über A);-in canı yanmak heftige Schmerzen haben; satt haben (-den jemanden);canına yandığım(ın) fam verflixt; herrlich; Teufels-;canla başla mit Herz und Seele;canım mein(e) Liebe(r)!; mein Kind;yok canım aber nicht doch!?; wirklich!?; sieh mal an!;canım [dʒaː'nƗm] herrlich, wunderschön
См. также в других словарях:
yakın — sf. 1) Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı 2) Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan Buna yakın bir söz söyledi. 3) Aralarında sıkı ilgi bulunan 4) Benzeyen, andıran, yaklaşan Beş dönüme yakın bahçesi bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakın göçüşme — is., dbl. Kelimede birbirine yakın olan ünsüzlerin yer değiştirmesi: köprü > körpü vb … Çağatay Osmanlı Sözlük
CİVAR — Çevre, yöre, etraf. * Yakın yer, yakın komşu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
civar — is., Ar. civār Yöre, yakın yer, havali, dolay Büsbütün aşka geldi. O civar halkınca pek sevilen bir başka şarkıya geçti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz önü — is. Görülebilen, yakın yer Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller göz önüne almak göz önüne getirmek gözünün önünden geçmek gözünün önünden gitmemek gözünün önüne gelmek göz (veya gözünün) önüne serilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ramp — is., tiy., Fr. rampe Bir tiyatro sahnesinin önünde, ışık ve ışıldakların yerleştirildiği, izleyiciye en yakın yer Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ramp ışığına çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaguk — yakın, 1113101. I, 433; II I, 23, 29, 76, 255 § yak yaguk; (115101A1 II I, 29 § yaguk yer; yak ın yer III, 29 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
MESKAB — Yakın olacak yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Xanadu Resort Hotel — (Белек,Турция) Категория отеля: 5 звездочный отель Адрес: Belek Tourism Center … Каталог отелей
uzak — sf., ğı 1) Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı Mualla, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu. P. Safa 2) Arada çok zaman bulunan Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez. 3) Eli, gücü veya hükmü yetişmez O böyle işlerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük